75 MİLYAR DOLARLIK İHRACATA KİLİTLENDİK


Otomotiv endüstrisini biz her zaman Türkiye'nin lokomotif sektörü olarak görüyoruz; şöyle ki, üretimimiz dünya standartlarında, bugün ihracat yapmadığımız ülke sayısı parmakla sayılabilecek kadar az. Ayrıca bunlara kaliteli üretim, nitelikli insan gücü, üretimde, ihracatta, istihdamda, sosyal sorumluluk alanlarında lider bir endüstriden bahsediyoruz.

Otomotiv endüstrisinin tarihine de kısaca baktığımızda ise 1960'lı yılların başında montaj sanayi ile işe başlayan sektörümüz, 1996 yılında Gümrük Birliği'ne girilmesiyle önce çok olumsuz etkileneceği sanıldı. Ancak Gümrük Birliği, sektör temsilcilerimizin dünya standartlarına uymasını sağlayınca bugünkü başarıyı yakaladık. Endüstrimiz Ar-Ge merkezleriyle yenilikler peşinde koşan bir endüstri halini aldı. Bu süreçte ayrıca inovasyonu ve tasarımı da öğrenen endüstrimizin paydaşları, halen Türkiye'de 138 Ar-Ge merkezinin 57'sine sahip olarak gelinen nokta hakkında gerekli mesajı veriyor.

Nitelikli insan gücü yetiştiriyoruz

Tüm bu gelişmeler endüstrimizin Türkiye'nin lokomotifi olmasının göstergesi oluyor. Bunların yanı sıra sosyal sorumluluk alanında da endüstrimiz için çok önemli adımlar attık. Türkiye'de alanında tek ve TBMM üstün hizmet ödüllü Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'ni 2 yıl önce otomotivin kalbi Bursa'da hizmete açtık. Burada yetişecek öğrencilerimizi nitelikli insan gücüne ihtiyacı olan sektörümüzde değerlendireceğiz.

Sosyal sorumluluk alanındaki bu önemli adımımıza sektörün paydaşları duyarsız kalmadı. Gerek ana sanayi, gerekse yan sanayimiz okulumuzun ihtiyaçları olan laboratuvarlardan kütüphaneye, okul binasının çevreci bina kimliği kazanmasından teknik alanda desteklere kadar yardımlarını esirgemediler. Okulumuz Türkiye'nin Yeşil Bina sertifikası alan ilk ve tek eğitim kurumu olarak tarihe geçti. Bu da endüstrimizin birlik ve beraberliği anlamında güzel bir detay olarak önümüze çıkıyor.

Türkiye'de üretim yapan Renault, Ford Otosan, Tofaş, Hyundai, Toyota, Honda ve diğer ana sanayi markalarının yanı sıra yan sanayimiz Mercedes'ten BMW'ye, Volkswagen'den Bentley'e kadar dünya markalarına ürün tedarik ediyor.

Şimdi de rakamların dili ile konuşmak gerekiyorsa ihracatımız 2008 yılında rekor seviyeye ulaşarak 25 milyar dolara yaklaştı. Ancak bu dönemde başlayan küresel kriz nedeniyle ihracatta son yıllarda gerilemeler yaşandı. 2012 yılında 19 milyar 63 milyon doları bulan ihracatta bu yıl 20 milyar doları aşmayı hedefliyoruz. Yılın ilk 5 ayını dikkate aldığımızda ise geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 4 artışla 8 milyar 748 milyon dolar dış satışa ulaştık ki, bu da bu yılki hedefimizin bu şartlarda yakalanacağını ortaya koyuyor.

12 milyar dolar dış ticaret fazlası

İhracatta ayrıca bir artı değerimiz de dış ticaret fazlası veriyor olmamız. Kamuoyunda her ne kadar da bu anlamda yanlış algılanıyor olsak da endüstrimiz son 7 yılda 12 milyar doları aşkın bir dış ticaret fazlası vererek ülkemize katma değer yaratıyoruz. Ayrıca istihdam anlamında da da servis, akaryakıt gibi bileşenlerin de eklenmesiyle bir milyon 250 bin kişilik bir işgücü yaratıyoruz.

Üretim rakamları dikkate alındığında ise kapasitemiz 1.6 milyon adet olmasına karşın, son yıllarda istikrarlı bir şekilde ana sanayimiz bir milyon 100 bin seviyelerinde üretim gerçekleştiriyor. Dünya motorlu araç üretimi sıralamasında 16. olsak da, özellikle ticari araç üretiminde Avrupa birincisi olduğumuzu vurgulamak istiyorum.

2023 hedefine kilitlendik

Endüstrimiz ayrıca 2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat hedefinde payımıza düşen 75 milyar dolara odaklandı. Bunun için Rusya'dan Güney Afrika'ya, Çin'den Brezilya'ya kadar çeşitli girişimlerde ve temaslarda bulunuyoruz. Bir yandan ihracatımızı artırmanın yollarını ararken, diğer yandan da firmalarımızın yabancı üreticilerle işbirliği ortaklık gibi girişimlerde bulunmasını sağlıyoruz. 2023 yılında ülkemizde 4 milyon adet üretimin 3 milyonunu ihraç etmeyi ve bundan 75 milyar dolar gelir elde etmeyi hedefliyoruz.